Yazan 1980 sonrası
İslamcılığın tarihini yazan ilk isimlerden biri olduğu için hemen değer gören
bu söylem aslında FETÖ'nün nefes almak için geliştirdiği taktikti.
O dönem hiç kimse de çıkıp:
“Başından sonuna kadar iktidarı amaçlayan bir yapının tetikçisi olarak
muhalifliği yüceltmek sana mı kaldı?” sorusunu sormamış dahası
"İslamcılığın iktidarı mutlak manada reddetmediğini amacını
gerçekleştirmek için eninde sonunda iktidara ihtiyaç duyacağını"
söylememişti.
Bu tartışma o kadar büyümüştü
ki en sonunda bir sempozyum düzenlendi. FETÖ’nün ülkeyi ele geçirmek için
saldırdığı dönemlerde bu ülkenin Müslüman düşünürleri, entelektüel mesailerini
“İslamcılık, İslamcılığın ölüp ölmediği, İslamcılığın iktidarla kurduğu/kurması
gereken ilişkileri” konularında yazıp çizerek tüketmişti.
Benzer bir süreci şimdi
yaşamak aslında beni pek mutlu etmiyor. “Türkiye'de Deizm yükseliyor "
tartışmalarını kast ediyorum. Tartışma başladığından bu yana yazılan/söyleyenen
çoğu söz midemde rahatsız edici bir ekşilik hissinden başka bir şey katmıyor.
Bir süredir kesin bir kabul
olarak sunulan "Türkiye'de Deizm yükseliyor" tartışmalarının ne kadar
sağlam bir zemine sahip olduğunu sayın @mister_nu konuyla ilgili ilk yazısında
ortaya koydu. Karşımızda kendini deist olarak kabul edilen ama Amentü’nün bazı şartlarına
iman eden bazılarına iman etmeyen tuhaf bir insan topluluğu var. [Tabi sayın
mister_nu’nun belirttiği üzere araştırmayı doğru kabul edersek]
Aynı yerlerde yemek yiyen,
aynı AVM’lerde takılan, aynı tatil bölgesinde tatil yapan, sosyal medyada
benzer takipçi listelerine sahip olan dar bir zümrenin, Allah, peygamber, İman
konularında bir tereddüt içerisinde olduğu doğru olabilir. Ama bunlar alarm
zilleri çalacak kadar toplumun geneline sirayet etmiş midir bilinmez. Yaşı
yetenler hatırlar, Akmar pasajı ve çevresine baktığınızda bir dönem bu ülkede
en büyük dini yapılanmanın kendini satanist zanneden rockcı ergen gençlerden
oluştuğunu düşünürdünüz.
Deizm tartışmalarında elimizdeki argümanları biraz incelemek
istiyorum:
Elimizdeki tek gerçekçi sayı
İhsan Fazlıoğlu'nun açıklaması: “15 Temmuz'dan sonra başörtülü öğrencilerimden
17 tanesinin odama gelerek artık ateist olduğunu açıkladığını söyledi.”
Bu açıklamada İhsan
Fazlıoğlu’nun 15 Temmuz vurgusu üzerinde durulmayı hak ediyor. 15 Temmuz
özelinde ateist olan gençlerin nedenlerini düşünürken benim aklıma birkaç
seçenek dışında bir şey gelmiyor.
1- Bu öğrenciler FETÖ gibi
dini bir cemaatin bu derece barbarlaşması nedeniyle İslamdan soğumuş
olabilirler. Bu da kendilerinin İslam tarihinden bi haber olduklarını gösterir.
2- Bu öğrenciler böyle bir
kalkışmaya müsaade eden Allah'ın (haşa) iman edilmeye değer olmadığını
düşünüyor olabilirler. Bu da kendilerinin temel akide bilgilerine bile sahip
olmadığını gösterebilir.
3- Bu öğrenciler FETÖ'nün
başarısız olmasından rahatsız olmuşlardır.
4- Bu öğrenciler hocalarının
dikkatini çekmek için durduk yere ahiretlerini tehlikeye atmıştır.
Camiler mi sorun yoksa diliniz başka bir bakla mı saklıyor?
İddialardan bir diğeri
memlekette açılan İmam Hatip ve Camilerin çokluğuyla uğraşacağımıza memlekette
adaletin tesis edilmesi üzerinde çalışılsa memlekette deizmin bu kadar
yükselmeyeceği yönünde. Sırf bu iddia bile tartışılan konunun aslında
tartışılmaya layık olmadığını gösteriyor aslında ya neyse.
Sanki memleketimizde
gençlerin büyük çoğunluğu 5 vakit namazlarını kılıyor, kılanlarında camide
vakitlice namaz kılıyor da cemaatle kıldıkları namaz onları haşa Deizm ve
Ateizme sürüklüyor. Oysa biz biliyoruz ki cemaatle namaz kılmaya özen
gösterenlerimiz bile camide vaktinde namaz kılmayı pek önemsemiyor. Öyleyse
camilerin olayla bir alakası yok. Birazcık iyi niyet ve sakin düşünen bir kafa
yapısı bunu anlayabilecekken meseleyi camiye bağlamak art niyetlilik.
Ruşen Çakır'ın bulduğu maden
“Deizm denilen şey aslında İslam’ın kabuk bağlamamış halidir.”
Büyük mütefekkir Mücahit Bilici’nin Ruşen Çakır’la konuşmasında söylediği
sözler de bunlardı. Mücahit Bey daha sonra twitter üzerinde “bu dinin içinde
riyakâr olmaktansa dışında günahkâr olmak evladır” sözüyle İslam’dan kastının
bizim anlamadığımız bildiğimiz iman ettiğimiz İslam olmadığını açıklamış oldu.
O yüzden onun sözlerinin burada incelemesini yapmayacağım.
Peki, sorun ciddi değil mi?
Elbette ciddi. İman gibi üzerinde en çok hassasiyet göstermemiz gereken konuda
konuşurken biraz ciddiyet gerekiyor sadece. Bir de “yaşasın Müslüman gençler
deist oluyor, öyleyse heybemde sakladığım eleştirilerimi zerk edeyim”
kolaycılığına kaçmamak gerekiyor.
Bu zamana kadar kimseden,
-yediğimiz içtiğimize dikkat etmiyoruz, helal haram bizim için önemli değil- ya
da -"Emrolunduğun gibi dost doğru ol" emri geldiğinde peygamberimiz
ve ashabı bir telaş almışken biz kendimize çok güveniyoruz- gibi
eleştiriler görmedim.
Not: Bu yazıyı Nisan ayında Geornalist için yazmıştım. Üzücü ki kapanmış. Geornalist Türkiye'de farklı bir mecra olabilirdi maalesef olmadı.
Not: Bu yazıyı Nisan ayında Geornalist için yazmıştım. Üzücü ki kapanmış. Geornalist Türkiye'de farklı bir mecra olabilirdi maalesef olmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder