31 Mart seçimleri tam olarak bitmeden AK Parti içerisindeki
yeni bir parti kurma hazırlığı içerisindeki muhalif kanadın açıklamaları
gelmeye başladı. Önce eski Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ sonra eski İstanbul
İl Başkanı Selim Temurci ve nihayetinde eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun
açıklamaları geldi.
Bu açıklamaların ortak noktalarıysa şunlar oldu:
1) Ak Parti bu
seçimin kaybedenidir.
2) Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yanlıştır. Sistemden
geri dönüş olmalı. Eğer bu olmuyorsa Erdoğan Partili Cumhurbaşkanı olarak devam
etmemeli.
3) "Bizi" gönderdiniz böyle oldu.
4) AK Parti'nin MHP ile ittifakı yanlıştır. Toplumu geren bu
ittifak sonlandırılsın
5) AK Parti'nin yenilenmeye ihtiyacı var.
Bu iddialara tek tek
cevap vermek mümkün. Fakat öncelikle şunu hatırlatmak gerekiyor. Bu iddiaların
merkezinde "Ak Parti'nin İstanbul'da büyükşehir belediyesini
kaybetmesi" yatıyor.
Ak Parti’nin oy
kayıplarının nedenleri?
İstanbul diyorum zira Ankara'da son 2 belediye seçimleri AK
parti için hayli sancılı geçmişti. Antalya'da bir gelen bir giden şehirdi.
Adana, Mersin ve Hatay'daki kayıplar o illerdeki demografik
yapı aday ve karşıdaki ittifakın yapısını ele alarak değerlendirmesi gereken
sonuçlar. Söz gelimi Mersin'de eski Belediye Başkanı Karaduman'ın aday gösterilmediği
için İyi Parti'ye geçmesi ve İyi Parti il yönetimi tarafından önünün kesilmesi
CHP-İYİ parti ittifakını doğal olarak ortaya koydu.
İlleri tek tek anlatabilirim hepsinin özel sebepleri ve
sonuçları var. AK Parti’nin yanlış aday seçimi, HDP faktörü, ekonomik durum vs
çok şey söyleyebiliriz. Söz gelimi AK Parti “Emeklilikte Yaşa Takılanlar”
tasarısını meclisten geçirseydi bu seçim sonuçları nasıl olurdu
kestiremiyoruz. Ya da muhtarlık seçimi
için köylerine gidenlere bir çözüm bulunsa aynı sonuçla karşılaşır mıydık? Bu
sorulara kesin bir cevap vermek zor. Ankara’da Başkanlığı kazanan Mansur Yavaş’ın
EYT’lilerin sorunlarını çözeceğiz diye oy aldığını hatırlatmakta fayda var.
Bütün bunların dışında seçimlerin sonuçlarını iyi tahlil
etmek için Youtube üzerinde en çok izlenen videoları, dinlenen şarkıları, hatta
çok okunan kitapları bile iyice tahlil etmek gerekiyor.
İstanbul için geleneksel seçim analizlerini kullanarak pek
çok neden sayabilirim ama bunu yapmayacağım. Çünkü İstanbul'daki seçimlerin
yenilenme ihtimali var. Ak Parti ve MHP Maltepe, Büyükçekmece ve İstanbul
Büyükşehir Belediye seçimlerinin yenilenmesi için başvurdu.
Fakat gerek Özdağ gerek Temurci gerekse Davutoğlu'nun
paylaşımlarında bu itiraza ve seçimde yaşananlara yönelik tek satır bir laf
yok. Bu üç isim AK Parti’den hâlâ partimiz olarak bahsederken partinin yaptığı
itiraza ve ortaya çıkan bilgilere dair bir yorum yapmıyor. Partinin
politikalarına muhalefet etmek partinin yaptığı itiraza dair bir söylememeyi mi
gerektiriyor bunun takdirini okuyanlar versin.
Davutoğlu’nun açıklamasında çok sayıda madde var. Sayın
Davutoğlu’nun düşünce özgürlüğüne verdiği önemi maddelerde görebiliyoruz. Ahmet
Davutoğlu’nu eleştiren gazetecilerin kovulduğunu herkes bildiği için bu konuya
girmeye bile gerek yok.
Benim eleştireceğim nokta Sayın Davutoğlu ülkede
yaşananlardan bu kadar rahatsızsa ve 3 yıldır bunları Erdoğan’la paylaşıyorsa
demek ki ciddiye alınmıyor. Neden ikinci uyarısından sonra bunu kamuoyu ile
paylaşıp AK Parti Genel Başkanlığına yeniden aday olmadı ya da yeni bir parti
kurmadı. Çizdiği tablo çok kötü ve yıllardır bunu söylediği halde düzelmiyorsa
neden şimdi aldığı sorumluluğu o zaman almadı da yerel seçimlerde sonuçların "kötü çıkmasını" bekledi? Eğer Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bu ülkeye zarar
veriyorsa 16 Nisan Referandumu öncesinde açık açık buna karşı çıkması gerekmez
miydi?
Hayır, amaç Erdoğan’ın AK Parti Genel Başkanlığı’ndan
ayrılıp bu makama Ahmet Davutoğlu’nun “seçilmesi” ise Sayın Davutoğlu bunu
açıkça söyleyebilirdi. Böyle kelime oyunları ile zaman harcamaya gerek
kalmazdı.
MHP ile ittifak
meselesi
AK Parti’nin “oy kaybı”na gerekçe olarak gösterilen en
önemli sebeplerden biri de MHP ile ittifak kurması oldu. Onlara göre HDP
seçmeni, Saadet Partili adaylara Adıyaman ve Urfa’da (üstelik ikisi de eski AK
Partili vekil) oy verebilir, aynı seçmen İyi parti ile aynı adaya oy verebilir,
hatta Ankara’da MHP geleneğinden gelen Mansur Yavaş’a oy verebilir ama AK Parti’ye
MHP ile ittifak yaptığı için oy vermez. Ama Hakkâri ve Ağrı’da verdi? Dahası Ak
parti HDP’nin birinci olduğu bölgede hâlâ 2. Parti olmaya devam ediyor.
HDP seçmenin AK Parti’ye oy vermesi ancak PYD’nin şartlarını
Türkiye kabul ederse geçerli olacak. Olayın MHP ile kurulan ittifakla bir
alakası yok. Neticede bu seçmen Alman AfD’ye rahmet okutan İyi Parti’ye oy
verebiliyor. Ak Parti’ye mi vermeyecek?
Bitirirken
Ahmet Davutoğlu’nun FETÖ, Türkiye’nin Akdeniz ve Ege’deki
egemenlik hakları, ABD’den gelen S-400 tehditleri, BAE ve Suudi Arabistan’ın
Türkiye’ye yönelik düşman siyasetine dair değerli görüşlerini merak ediyorum.
“İnsanlık tarihinin en yoğun dönüşümlerinin yaşandığı, toplumlar arası iletişim
ve etkileşimin olağanüstü bir hız kazandığı, büyük imkânların ve risklerin aynı
ölçüde ve eşzamanlı olarak devreye girebildiği bir tarihi sürecin içinden
geçiyoruz. Zamanın ruhu tarihi akışın ivme kazanmış olması” cümleleriyle geçiştirilemeyecek
kadar hassas bir dönemdeyiz.
Kafamda deli sorular?
Ahmet Davutoğlu madem görüşlerini rahatça açıklama kararı
aldı, PKK’ya açık destek veren ve Erdoğan’ı Lahey’de yargılatmak isteyen malum
bildiri için hâlâ aynı fikirde mi? Türkiye DEAŞ’a silah verdi diyen Can Dündar’ın
serbest kalmasının hâlâ doğru fikir olduğunu düşünüyor mu? PKK 2012 şartlarına
dönerse tekrar açılım sürecine dönmeli miyiz? Avrupa ve ABD’de sürekli olarak
bizi önce NATO’dan çıkarmayı sonra da askeri anlamda cezalandırmayı düşünen entelektüellere
karşı ne yaptı?
CHP+Saadet İttifakı Konya’dan iki vekil çıkartırken Sayın
Davutoğlu memleketindeki seçim çalışmalarına iştirak etti mi? Öyle ya madem AK
Parti’den hâlâ partimiz diye bahsediyor, partisi için çalışması gerekmez miydi?
Son olarak madem AK Parti Sayın Davutoğlu’nun da partisi 2 yıldır sağ da solda “yeni
parti hazır” diyenlerden tanımadığı kimse var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder