Yıllarca
Diyanet İşlerini çiçek böcek hutbeleri okuttuğu için eleştirip, Müslümanların sorunlarıyla
ilgilenmediği için kızmakla hata ettiğimizi bugün anladım. Bugün hutbelerin
konusu değişmiş. Ankara müftülüğünün “yeni”
uyarısıyla yayınladığı hutbe Suriye, Irak ve Mısır’da yaşanan sorunları
anlatıyor gibi görünmekte. (Yazıyı yazdığım zaman İstanbul Müftülüğünün
sitesinde başka bir hutbe konusu vardı. Lakin orada da ağustos sonuna kadar
yayınlanacak hutbelerin metni var. Bu ayrı bir eleştiri konusu.)
Önce yazının
konusu olan hutbenin ilgili kısmına bakalım: “Ancak Müslüman muhayyilenin bugün tekbir sesini hayal edemeyeceği
yerler de var. Bağdat’ın sokaklarında, Şam’ın çıkmazlarında, Nil nehrinin
kıyılarında kardeşin kardeşi öldürürken Allah-u ekber demesi ne hazindir.
Bebeklerin kulaklarına okunan tekbirin, artık onlar katledilirken duyulmaya
başlanması ne büyük bir hüsrandır Ya Rab!”
İlk başta üç
yıldır Suriye’de On yılı aşkın süredir Irak’ta ve yeni Mısır darbesiyle Mısır’da
yaşanan zulümleri eleştiren bir hutbeye benziyor değil mi ? Öyle ya daha yeni
darbeye karşı çıkan güçlere canlı yayında ateş edildiğini görmedik mi? Mısır da
Namaz kılanlara ateş açan darbeciler yok mu? Suriye’de sayısı artık resmi
rakamlarda bile yüzbinlerle ifade edilen Suriyeli öldürülmedi mi? Diyanet
işlerinin kıymetli hocaları da bunu eleştiriyor ne kadar güzel değil mi ?
Suriye’de
Mısır’da Irak’ta tekbir getirenler denildiğinde Medya’ya yansıyanlar,
zihnimizde karşılığı olanlar kim?
Tam burada,
Mısırda darbecilerin değil darbeye karşı çıkanların tekbir getirdiğini aklımıza
getiriyoruz. Suriye’de bebekleri öldüren Esad askerleri kabul ama onların
Allahu Ekber dediğine şahit değil oraya kardeşlerini korumaya gidenler. Irak
Ebu Garip cezaevinden kardeşlerinin ellerinden kaçanlara da bakılırsa, üzerlerine
işeyen, işkence eden insanlar Allahu Ekber demiyor, “kardeşlerinin”
işkencelerine karşı çıkmaya çalışanlar, tekbir getirerek dayanma gücü buluyor
ve diyanete göre “kardeş” bize göre düşmanlarına korku salıyor.
Apar topar
hazırlandığı ( ya da hazırlatıldığı) belli olan hutbe bize neyi öneriyor?
Irakta Maliki,
Suriye de Esad, Mısır da General Sisi ve ekibiyle kardeş olunmasını mı ? Sahabeyi
tekfir eden, Müminlerin annesi Hazreti Aişe’yi zina işlemekle itham eden Şia mı
bizim kardeşimiz? Yoksa Mısır’da Kur’an’ı azimüşşanı yırtan darbeci, ihvan
karşıtı hareketlerin liderleri mi?
Yoksa orada
olup tekbir getirerek, canlarını, mallarını, kadınların ırzlarını, imanlarını
korumak için savaşanlar mı kardeşimiz? Diyanet bize bunun ne kadar kötü olduğunu
anlatıyor? Eğer doğru cevap buysa şunu sorma hakkımız doğar: Bu hangi ara oldu?
Irakta Maliki Suriye’de Esad Mısır’da Sisi’ye en büyük tepkiyi Türkiye
cumhuriyeti vermedi mi ? Nusra cephesi dünya tarafından terör örgütü olarak
ilan edildiğinde buna karşı çıkan ülke biz değil miyiz? Muhammed Mursi ve ihvan
için en güçlü ses bizden çıkmadı mı?
Türkiye’nin
duruşu değişecek, halkı ikna için söylem değişikliğine camilerden mi
başlıyorsunuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder