Charlie Hebdo dergisine düzenlenen saldırı sonrasında,
tarihi yazanlar fazla mesaiye kaldılar. Dünya huzurlu, barış içinde, kardeşçe
yaşayan insanlardan oluşurken, barbar fundamentalistler tek suçu insanları
eğlendirmek olan masum sivilleri öldürdüler. Haliyle bu saldırı bütün dünyada
kaos, korku ve tehdide sebep oldu. Yapılan bir terör eylemiydi ve modern,
barışçı, kardeşçe yaşayan insanlık buna bir tepki göstermek zorundaydı. Sayın Başbakanımız
da, ülkemizde hiç karşılaşılmayan bu elim olay sonrası Fransızlara, yani modern,
barışçı kardeş insanlara destek olmak için Paris’e gitti. Ne kadar övünsek, ne
kadar gururlansak azdır.
Bugün zaman, inançlarımızı, aidiyetlerimizi, amalarımızı
bir kenara bırakıp çağdaş insanlığın yanında olma zamanıdır. Değil mi ki onlar
bizim müttefiklerimizdir; gerçek hakiki insanlardır. Bize düşen, acılarını
yaşarken yanlarında olmak, onlarla birlikte barbarlığa vahşiliğe ilkelliğe
karşı çıkmaktır.
Birtakım kötü niyetli insanlar, bu saldırı sonrası,
dünyanın birçok bölgesinde ölen canlı türlerinin sayılarını paylaşmakta,
böylece yüzleri kızarmadan ölümleri haklı çıkarmaya çalışmaktadır. Oysaki onlar
“İnsan” değillerdir. Franz Kafka’nın meşhur kitabında anlattığı üzere hamam
böcekleridir. Gerçek insan olsalar, ortalığı toz dumana katmaz, duvarlara
pislik bırakmaz, dahası evin ortasında keman çalınırken odaya girmeye cesaret
etmezlerdi. Hem insan olsalar, bu zamana kadar ölümlerine ses çıkartan olmuş
muydu? İnsanlar öldüğünde Fransa’dan çıkan sesi hepimiz gördük. Bütün dünya
liderleri kol kola girmiş “özgürlük, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, inanç
(inanmama) özgürlüğünün insani bir hak olduğunu haykırdılar. Siz hiç
öldürüldüğü söylenen milyonlarca insan için benzer bir tepkinin gösterildiğini
hatırlıyor musunuz?
Elimizi olmayan vicdanımıza koyup düşünmemiz gerekir.
Tabi düşünme yeteneğimiz varsa. Neden modern dünya biz hamam böceklerini komple
yok etmek yerine ıslah etmeye ve belki bir gün olabilirsek bizi insanlaştırma
çabası içine girmektedir. Oysa biz yani dünyanın böcekleri buna karşı ne yapmaktayız.
Soruyorum size ne yapmaktayız. Avrupa’da yaşama şerefine nail olanlarımız dâhil
inancımızı bir kenara atmamakta, onlar gibi olmaya çaba dahi göstermemekteyiz.
Düşünün Avrupa’da yaşayıp hala sakal bırakan, çarşaf giyen, hala dogmatik,
gökten indiğini düşündüğümüz inançlarımızı bir kenara itmemekteyiz. 1400 yıldır
bir reform bile yapamadık yahu. Bunun utancıyla yaşayıp sokağa bile çıkmamamız
gerekirken bir de utanmadan insanlara saldırmaktayız.
Sanattan anlamıyoruz, felsefeden anlamıyoruz, mizahtan
anlamıyoruz, özgürlükten anlamıyoruz. Öyleyse bir an önce “insanların” ellerini
kana bulamadan, kimseye görünmeden kimseyi rahatsız etmeden, “insanlığın
şehirlerini” kirletmeden ölmeliyiz.
Hemen itiraz edeceksiniz, hayır sanattan, felsefen,
mizahtan ve daha birçok şeyden anlıyoruz diye. Naci el Ali adında biri vardı,
güya karikatür çizdiğini iddia ediyordu. Karikatürlerinde ne diniyle, ne
imanıyla, ne peygamberiyle dalga geçmeye cesareti olan bir korkaktı. Londra’da –
ki erdemlilerin başkentlerinden biridir – öldüğünde Londra sokaklarını
kirletti. Özgür dünya hiç ağzını bile açmadı, neden sokaklarımızı değersiz
ölülerinizle kirletiyorsunuz bile demedi. Vatandaşlarının sağlığını
düşündüğünden sokaklarını temizledi ve sustu.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen üzüntüye kapılmayalım.
Belki ne kadar uğraşırsak uğraşalım tam manasıyla insan olamayız ama insan
efendilerimizin bizi sevmesini sağlayabiliriz. Bunların neler olduğunu yazmaya
çalışayım.
1-Dinde reform: 1400
yıldır aynı, değişmeyen bir kitaba inanmaktan vazgeçebiliriz. Bunu yapmak zor
geliyorsa, birtakım değişikliklere gidebiliriz. Kutsal kitabımızdaki;
anti-semitist, nefret söylemli ayetleri yumuşatarak başlayabiliriz.
Düşünebiliyor musunuz içinde kâfir kelimesi geçen yaklaşık 146 ayet var. Bunlarda,
kâfirlerle dost olmamayı hatta öldürmeyi, sonra kâfirlere adına Cehennem
denilen bir yerde cezalandırmayı yazıyor. Modern hukukun ne olduğunu gerçekten
öğrenememişiz. Düşünün ne kadar ilkel olduğumuzu
2-Charlie Hebdo’nun
sanatsal, özgürlükçü, mizah dolu, zekâ göstergesi karikatürlerini Müslümanlar
olarak sahiplenmek hatta hepimiz elimize karikatürleri alarak yürümeliyiz.
Böylece insan olmaya yaklaşırız.
3-İlk fırsatta
dinimizle dalga geçen kitapları okumalı ve hatta evimizde en başköşeye
koymalıyız.1400 yıldır aynı kitabın evin en muteber kısmında durması ne kadar
sıkıcı.
4-Yahudilerden özür
dilemeliyiz. Yıllardır bizi ıslah etmek için uğraştılar didindiler, aralarında
canlarını kaybedenler bile oldu. Hemen bir komisyon kurup onlardan özür
dilemeliyiz.
5-Eğer hala modern,
batılı, “insanlara” saldırmaya cesaret eden hamam böcekleri görürsek, onları
biz kendi mahallemizde öldürmeliyiz. Yıllardır bizimle uğraştıkları yeter,
artık onları daha fazla uğraştırmanın, üzmenin bir âlemi yok.
Örnekler elbet çoğaltılabilir. Sokakta dolaşırken, bizi
insan gibi gösterecek kıyafetler giyilmesi, çocukların cinsiyetsiz ve dinsiz
büyütülüp tercih hakkı tanınması, camilerde içkili âlemlerin yapılması vs. vs.
Mühim olan modern, batılı, özgür, müreffeh “insan” olmaya
çalışmamız. Yoksa sürekli utanmaya devam edeceğiz.
İstiğfar: Allah yazdıklarım
nedeniyle günaha girdiysem beni affetsin.