Soma'da 301 işçinin
öldüğü maden kazası sonrası nasıl olduysa oldu, ülke bir anda darbelere karşı
gelmenin, Milli İrade'ye sahip çıkmanın kavgasının verildiği bir siyasi ortama
kavuştu.
Ak Parti'nin katıldığı
tüm seçimleri kazandığı, Tayyip Erdoğan'ın ülkenin en güçlü adamı olduğu
ortada. Kendisinin de dün grup toplantısında söylediği gibi "Dicle'nin kenarında
bir kurt bir koyunu kapsa bunun mesuliyeti Tayyip Erdoğan'ın üzerinedir" Bunun nedeni hem
idarenin başı olması hem de neredeyse bir ilçe belediyesinin yaptırdığı parka
bile müdahale eden Tek Adamcılığı.
Aslında Tayyip Erdoğan'ın sorumluluğu bu nedenle iki kat fazla. Çünkü Tayyip Erdoğan, karşımızda hem bakanlarını seçen, bakanlarına kaza anında bile ne yapacağının talimatını veren, temel atma törenlerinde teknik şartname ile belirlenmiş teslim sürelerinin geri çekilmesi için pazarlık yapan, Merkez Bankası’nın başına atadığı bürokratına bile güvenmeyip onunla ters düşen, bakan azarlayan hatta döven (iddia) bir yönetici.
İşin ilginci dün hayranlıkla Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bu özelliklerinden bahsedenlerin bugün Soma'da yaşanan katliam sonrası, Başbakan’ın olayla ilgili sorumluluğu olmadığını savunmak için kan ter içinde kalmaları.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ı “Sorumluluğu yok” diyerek savunanların belli başlı argümanları şunlar.
1- Başbakan birçok darbe girişimine maruz
kaldı.
2-
Sayısız
suikaste maruz kaldı.
3-
Gazze’yi
savundu ve Van Minüt olayından sonra İsrail’in hedefi oldu.
4-
Suriyeli
mazlumları savundu.
5-
Küresel
finans sistemine savaş açtı ve hedef oldu.
6-
Fethullah
Gülen Cemaati ile savaş halinde.
7-
Ak
Parti’den önce ülkede ciddi ekonomik kriz vardı.
8- 28
Şubat’ta ülkedeki Müslümanlar büyük zulüm gördü ve Tayyip Erdoğan
liderliğindeki iktidar bunları büyük ölçüde iyileştirdi.
9- Bu
ülkedeki Beyaz Türkler, din düşmanı solcular Tayyip Erdoğan’a başından beri
Müslüman/Dindar olduğu için düşmanlar.
10- Şimdi
yas zamanı, yas bittiği zaman tüm sorumluların üstüne gidecektir, eğer gitmezse
biz hesap sorarız
Maddeleri
çoğaltabiliriz. Bence gereği yok. Dikkatinizi çektiyse bu gerekçelerin
hiçbirinin ama hiçbirinin eleştirilen konularla bir alakası yok.
Başbakan Tayyip Erdoğan
Soma Maden kazası için eleştirilirken İsrail’e karşı çıktınız denilerek
eleştirilmiyor. Ya da 301 işçi siz Suriyeli mazlumları savunduğunuz için öldü
denilmiyor. Bu maden ocağı normalden fazla üretim yaptığı halde işçi güvenliği
için bir adım atmadı, sizin talimatınızla hareket eden Bakanınız ocağı ziyaret
ettiği ve sizin talimatınızla hareket eden diğer Bakanınızın bürokratları
defalarca kontrol ettiği halde bunu göremediler denilerek eleştiriliyor.
Kendi payıma, kendini
Müslüman olarak tanımlayan biri olarak ben, Soma özelinde Başbakan’ı
eleştirirken; “Başbakan Suriyeli Mazlumlara destek olmaya çalıştı şimdi elime
fırsat geçti, şuna ağzıma geleni sayayım da Baas Partisi’nde ayın elemanı
seçileyim” düşüncesine sahip değilim.
Soma’da devlet
tarafından ruhsatı verilen ve çıkardığı kömürün tamamı satın alınan dahası sağlıklı kömür çıkartma
miktarı belli olan maden ocağı, kapasitesin kat be kat attırarak üretim yapıyor. Devlet
bir sayfalık bir raporla tüm güvenliğin sağlandığını söylüyor. Bakan Bey, ocağı
ziyaret edip öve öve bitiremiyor ve orada, göz göre göre kaza olup 301 işçi
ölüyor. Bunun sorumlusu gözünü para hırsı büyüyen işletme sahibi olduğu kadar,
denetleme vazifesini yerine getirmeyen, dahası maden ocağının çıkardığı kömürün
tamamını alan devlet, devleti yöneten
iktidar partisi ve başındaki insandır. İktidarda Recep Tayyip Erdoğan değil de
Mustafa Sarıgül olsa da bu böyledir, Süleyman Demirel olsa da böyledir.
Peki, bana ne?
Yapabildiğim ölçüde “iyiliğe çağırmak, kötülükten de alıkoymak “ dışında hiçbir
gayem yoktur. Ümid ediyorum ki bu benim “helak olmamı” engellesin.
Başbakanı eleştirerek kâfirlerin değirmenine
su taşıdığımızı iddia edenler, kafirlerin, her hatasına karşı susulan
idarecilere sahip olmamız ve Ahlakımızı kaybetmemiz için bizimle oynadıklarını
hiç düşünüyorlar mı?