Kürt sorununda çözüme daha önce hiç olmadığı kadar
yakınlaştık. Geçen yıl yüzlerce kişilik gruplarla saldılar olurken şimdi
barışın ne zaman geleceğini konuşuyoruz. Peki ne oldu da bu noktaya geldik.
Merakla beklediğiniz, mailler, facebook grupları, açlık grevleri yaparak
beklediğiniz görüşlerimi sizlerle paylaşmaya karar verdim. (bloga üç yıl yazı
koymasam kimse sormuyor)
Üç beş yıl sonra yayınlanacak kayıtlarda Devletin Öcalan'la
2011'den bu yana müzakerelerin devam ettiğini göreceğiz. Her ne kadar İmralı
Tutanaklarında Öcalan Ekim Eylül gibi müzakerelerin başladığını söylese de işin
aslının farklı olduğu düşüncesindeyim. Bunu da gene İmralı Tutanaklarına
bakarak iddia ediyorum: " Başbakan MİT’e darbe yapılınca sıranın kendisine
geldiğini gördü, Başbakan vatana ihanet suçundan tutuklanacaktı. (Durdu yeniden
söze başladı) Genelkurmay Başkanının (İlker Başbuğ’u kastetti) tutuklanması da
budur. O güce Cevat Öneş ‘darbe’ dedi. Bu yüzden ben devreye girdim, yardımcı
olayım dedim."
Müzakerelerde taraflar ellerini güçlü göstermek ister. PKK'nın eylem konseptini değiştirerek, alan
hakimiyeti kurmak için saldırması (yüzlerce militanın kaybetse bile tekrar
saldırması ), BDP'li vekillerin
Selahattin Demirtaş'ın yaptığı 400 KM PKK'nın denetiminde açıklaması Öcalan'ın elini güçlendirmek
içindi. Eğer PKK amaçladığı alan hakimiyetini 1 hafta için bile olsa
sağlasaydı, bugün yapılan PKK Devlete diz çöktürdü açıklamasının bir karşılığı
olurdu. PKK arkasındaki İran ve Suriye
desteğine rağmen bunu yapamadı.
Peki Eylül ayından bu yana neler yaşadık bir bakalım:
1- 05 Eylül : Partisinin genişletilmiş Grup toplantısında
konuşan Başbakan Erdoğan, BDP'li vekillerin dokunulmazlığının kaldırılması için
yargıya "gerekenleri söylediğini" açıkladı
2- 12 Eylül
Cezaevlerindeki PKK, KCK hükümlüsü veya sanığı mahkumlar açlık grevine
başladı. Açlık grevinin amacı "Anadilde eğitim, Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması ve
operasyonların durdurulması 2012 başındaki açlık grevlerinin aksine bu gündeme
oturdu.
3- 18 Eylül : CHP OSLO görüşmelerini açıkladı. Başbakan
altında imzamız yok diyerek metni doğrulamış oldu.
4- 27 Eylül : Başbakan Erdoğan çıktığı televizyon
programında gerekirse İmralı ile tekrar görüşebiliriz dedi. Aynı zamanda 21
Eylül'de Abdullah Öcalan'ın kardeşiyle görüştüğünü açıkladı.
5- 30 Eylül : Gazetecilere açıklamalar yapan Mehmet Öcalan,
ağabeyinin çatışmaları sonlandırmak için hazır olduğunu açıkladı. (radikalin
başlığıyla vereceksek, Ağabeyim Görev Bekliyor )
6- 02 Ekim: Öcalan'ın kardeşiyle yaptığı görüşmede Suriye'de
15 bin silahlı asker bulundurmalısınız dediği haberi yapıldı.
7-04 Ekim: PKK yöneticilerinden Murat Karayılan, görüşme
yapılacaksa bunun artık İmralı'da yapılmayacağını açıkladı. Aynı Karayılan 12
şubatta bizimle konuşmalarına gerek yok Öcalan'la konuşmaları yeterlidir dedi.
8- 15 Ekim: Amerikan Büyükelçisi Ricciardone, bu konuda ABD'nin Usame Bin
Ladin'i yakalamak için uyguladığı karmaşık askeri operasyonu örnek gösterdi.
Açıklamasına daha sonra "ama Türk yetkililer yasalara uyuyorlar"
diyerek devam etti.
9- Ekim sonları: Mehmet Öcalan, ölüm oruçlarını sonlandırmak
için İmralıya gidebilirim dedi. PKK'nın Avrupa yöneticilerinden
10- 30 Ekim: BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Mehmet
Öcalan'a karşı çıktı.
11- 31 Ekim: PKK'nın Avrupa yöneticilerinden Zübeyir Aydar'da
Mehmet Öcalan'a karşı çıktı.
12- 18 Kasım'da Mehmet Öcalan Abdullah Öcalan'la görüşerek
ölüm oruçlarının bitirilmesini istedi.
13- Kasım sonundan Aralık ayına kadar Öcalan'ın makullüğü,
şiddetle arasına mesafe koyduğu, gençliğinde Namaz kıldığı haberleri basında
sıkça yer aldı.
Tabi bunlara eklenebilecek bir düzine Yalçın Akdoğan vd
kalemlerden çıkan PKK Öcalan'ı dinlemiyor, Öcalan artık PKK üzerinde etkili
değil yazılarını, BDP ve AKP'li vekillerin yaptıkları sert açıklamaları
ekleyebiliriz.
Nevruz'da yapılan açıklama sonrası PKK'nın silahlı
militanlarını sınır dışına çekeceği netleşti. Peki nasıl olacak. Kamuoyunda
söylenen AKİL ADAMLAR tek başına yeterli olacak mı? Silahlarıyla Selahattin
Demirtaş'ın ifadesiyle "mekap yöntemiyle" yürüyerek sınır dışına
çıkacak PKK'lı militanların sorunsuz çıkışı nasıl olacak?
Bir süre sonra BM Barış Gücünün ülkemize gelmesinin nasıl
hayırlı sonuçlar doğuracağını okumaya başlayacağız. Bu gücün hem PKK'lıların
güvenliğini sağlayacağı hem de PKK'lıların yurt dışına çıkarken zarar vermesini
engelleyeceğini yazan köşe yazarlarımız olacak.
PKK'lılar silahlarını bırakıp yurt dışına çıkmayacaklar.
Silahlarıyla çıkacaklar. Çatışma riski sürekli olacak. İki tarafta bunun
farkında. İktidar da, silahlarıyla gövde gösterisi yapacak binlerce PKK'lı ve
onları uğurlayacak yüzbinlerce kürdün gövde gösterisine müsamaha edeceğini
düşünmüyorum. (TABİ PKK o gövde gösterisini illaki yapmak isteyecek) Hükümet BM
barış gücü olmadan sınır dışına çekilmeyi sağlamaya çalışacaktır. Başarabilecek
mi göreceğiz.
PKK Irak ve çoğunlukla Suriye'ye çekilecek. Ne liderleri
ölüm döşeğinde olan Talabani Cephesinin ne de Irak Merkezi yönetimiyle savaşın
eşiğinde olan Barzani'nin binlerce PKK'lıya daha kucaklarını açacaklarını
zannetmiyorum. Üstelik merkezi yönetimin olmadığı Muhalefetin kendi içinde
sürekli bölündüğü Suriye gibi bir ülke varken.
Biraz daha iddialı cümleler kullanmak gerekirse, ben
Öcalan’ın ev hapsine değil Çatışmasızlık süreci sonrasında yurt dışına sürgüne
gönderileceğini düşünüyorum. Bir Avrupa
ülkesine gönderilecek (Norveç ya da İngiltere ) akabinde Suriye’den gelen
davete icabet etmek için en iyi bildiği ülkeye “kurtarıcı” olarak gidecek.
“Saçmalıyorsun , bu sürecin başarıya ulaşacağı bile meçhul, hem meclisten bile geçmez
değişiklik, geçse bile referandumda bu reddedilir, halka kabul
ettiremezler” Bir aydır kime anlatsam
aldığım cevap bu. Buraya kadar
okuduysanız sizin de vereceğiniz tepki bu olmuştur. Hepinize birden cevap
vermiş olayım:
1-Anayasanın tamamen değiştirileceğini düşünmüyorum. Birkaç
madde değiştirilecek. Referanduma bile gerek kalmadan Meclisten çıkabilir.
2-3 yıl önce Öcalan’la görüşülmesine gösterilen tepkiyi ve
şimdi nasıl karşılandığını düşünün.
3-Geçen yıl Kürtçe seçmeli ders olarak kondu kıyamet
kopmadı.
4-Medyanın halkı yumuşatma becerisini göz ardı ediyorsunuz.
5- Talabani Irak Cumhurbaşkanı Barzani Irak Kürdistanı
cumhurbaşkanı oldu. Öcalan’ı bu saatten sonra BDP Genel Başkanı olmak kesmez
6-Suriye’ye eninde sonunda bir batı müdahalesi gelecek.
7-Yapılacak müdahale sadece Esad Rejimine karşı değil,
“Ümmetin sırtında kambur olan” El Kaide bağlantılı gruplara da olacaktır.
8-Bir yıl önce nefret ettiğimiz Fransa’nın Mali’yi işgal
etmesine gösterdiğimiz hayranlık dolu tepkiyi düşünün.
9-Kitlelerin algısını yönetmeyi, yönlendirmeyi zor
zannediyorsunuz.
10- Recep Tayyip Erdoğan’ın halk nezdindeki itibarını
küçümsüyorsunuz.
11-Sürece en sert tepkiyi gösteren MHP’nin bile itirazını
gösterme biçimi miting düzenlemek. Bir
anlamda kitlesinin gazını almak.