Artık bilmeyen kalmadı ama tekrar etmekte
fayda var, 28 Aralık 2011’de her metrekaresi cennet olan güzide
topraklarımızda, bir katliam gerçekleşti. Şırnak Uludere'de kaçaktan dönen
köylülerin üstüne savaş uçakları tarafından bombalar atıldı, çoğu çocuk 34
masum insan öldürüldü.
Zihni iğdiş edilmiş, merhametten zaten hiç
nasibini alamamış insanlar için onlar kaçakçıydı. Hem vergi kaçırıyor, hem de
PKK'ya destek oluyorlardı. Zaten Kürt olmaları sebebiyle öldürülmeleri o kadar
da önemli değildi.
Bir sürü iddia atıldı ortaya, bir sürü.
Öldürülenler arasında PKK'lıların olduğundan[1] bahsedildi. İddia havada kaldı. Kafilenin
içinde Bahoz Erdal’ın telsizinin konularak onunda kafilede olduğu izleniminin
verilmek istendiği, Devletin de bunu yediği ve vur emrinin bizzat Başbakan
tarafından verildiği, hatta emrin ses kaydının olduğu da başka bir iddiaydı.[2] (Başbakan’ın
evinden böcek çıkması haberlerinin gündeme gelmesiyle düşünürsek) . Daha sonra emri verenlerin komutanlar
olduğu söylendi.[3]
Ölenlerin tabutlarında PKK bayrakları olduğu söylenip, ölenler suçlandı.
Hükümetin bugüne kadar geçen bir senede
neler yaptığı ortada. En son kıymetli Başbakanımız “Gerekirse özür dileriz”
dedi. Bu açıklamayı bile sevinçle duyuranlar oldu. Analar ağlamasın söyleminin,
analar ağladıysa ne olmuşa ne zaman döndüğünü kimse sormadı.
365 gün oldu. Meclis Araştırma Komisyonu,
Uludere Katliamı Raporunu açıklayamadı bile.
Komisyonun başkanı, “Olur da raporu açıklarsak dağa çıkanlar olabilir.”
dedi. [4]
Düşünün Özel Harp Dairesi’nin kozmik
odasına giren, askeri istihbarat merkezinden Balyoz ve Ergenekon belgelerini bulan
irade, halen daha Uludere Katliamı’nda kim vur emrini verdi ortaya çıkartamadı.
Neden böylesi büyük bir olayda bile
İktidar bu kadar rahat konuşabiliyor sorusunun kanımca birkaç cevabı var.
1- Bu ülkede yaşayanların birçoğu
öldürülenlerin suçlu olduğunu düşünüyor.
Bunlar Ulusalcı ya da Faşist dediğimiz insanlar değil, sokakta selam
verdiğimiz amcalar, dünyanın en naif insanı olduğuna yeminler edebileceğimiz
yan komşumuz, hatta ailemizin üyeleri.
2- Biz de her olursa olsun, devletin zarar
görmemesi kuralı hâlâ geçerli. Dahası Devlet,
kendini, halkın sahibi olarak görüyor. Hatırlayanlar olacaktır 22 Temmuz 2004
tarihinde olan Pamukova Tren kazasında 41 kişi ölmüş ve dava zamanaşımından
düşmüştü. Bırakın sorumluların
cezalandırılmasını, kimse istifa bile
etmedi.
3- Uludere katliamını BDP’nin sahiplenmesi.
İktidara göre (burada iktidardan kasıt Başbakandır.) muhalefet bir konuyu
sahiplendiyse bu kötüdür ve karşı çıkılması şarttır.
4- Başbakanın “Ekibime ben laf söylerim ama
kimseye söyletmem” tavrı
5-Başbakan her ne yaparsa yapsın alkışlamaya
hazır AKP kadroları (en azından çoğu)
Bu yazıyı yazarken, Uludere yolunda anmaya
gelenlerin durdurulduğu haberleri geldi. Öldüren ve öldürdüğünün anılmasına
karşı çıkan devlet aklı varken düşmanı uzaklarda aramamaya gerek var mı?
İyi ki ahiret günü var.
[1]http://www.sabah.com.tr/Gundem/2012/01/25/uluderede-6-pkkli-terorist-de-olduruldu ve
http://haber.gazetevatan.com/uluderede-yasamini-yitiren-34-kisinin-arasinda-pkklilar-da-mi-vardi/454349/4/Haber
[2]http://arsivlemesemolmazdi.blogspot.com/2012/05/faruk-mercan-uluderede-vur-emrini.html ve hafızam beni yanıltmıyorsa Nevzat Çiçek bu konuda bir yazı yazdı ama arşivlerde bulamadım.
[3]http://www.haberturk.com/gundem/haber/744577-uluderede-vur-emrini-kim-verdi
[4]http://gundem.bugun.com.tr/uludere-raporu-neden-aciklanmiyor-haberi/216882/