Pinperest

6 Mart 2012 Salı

FETİH 1453

Sinema eleştirmeni değilim. Bildiğim bir şey var, görsel sanatlardan en çok sinemadan keyif alıyorum. Sinemanın bilerek ya da bilmeyerek propaganda aracı olduğunu düşünüyorum.

Bir film gösterimde. 1453 Fetih. Türk Sinemasının en pahalı filmi. Bazı yerlerinde gülsem de iyi film. ( En azından bizim standartlarımızda).

Anlayamadığım; 2. Dünya Savaşında Amerikanın yediği bokları temize çeken savaş filmlerini alkışlayanlar, Vietnam saldırısını temize çeken filmleri alkışlayanlar, Kovboy filmlerini ağızlarının suyunu akıtarak izleyenler, Kill Bill'deki kafa kopma sahnelerine aşık olanlar, Spartacus'te göt meme ve kesik baş izledikçe kendinden geçenler, Robin Hood ve Aslan Yürekli Richard'ın anlatıldığı hikayeleri hayranlıkla izleyenler, Arap Teroristlere karşı dünyayı kurtaran ABD askerlerinin filmlerini izlemekte sakınca görmeyenler, Sıra 1453'e geldiğinde "ama hamaset, ama milliyetçilik, ama Fetih'te insanlar öldü, bizanslılar öldürüldü" demeye başladılar.

İyi de niye? Eğer Sinema'nın toplumu etkileyen, onun zihin dünyasını yönlendiren propaganda aracı olduğunu düşünüyorsanız, diğer filmlere niye sesinizi çıkarmıyorsunuz?


Aleni bir filme sansür istiyorsanız, başka filmlere sansür istendiğinde niçin ortalığı birbirine katıyorsunuz?

Fetih 1453'ün filmi değil, 2. viyana kuşatması ve sonrasındaki büyük bozgunun filmi yapılsaydı aynı tepkiyi mi verecektiniz?

1 Mart 2012 Perşembe

28 Şubat Mağduru Fethullah Gülen !

28 Şubat geçeli 15 yıl olmuş. 15 Yıl sonra yapılan bazı yorumlara baktığımda ağzım açık kaldı. Acaba bu ülke iki tane 28 şubat süreci yaşadı diye düşünmeden edemedim.

Önce Aksiyon Dergisi , 28 Şubat'ın en büyük mağdurlarından birinin Fethullah Gülen olduğunu yazdı. Gerekçeleri de 1999 yılında Fethullah Gülen'in ortaya çıkan kasetleri sonrasında yargılanması ve Amerika'ya gitmesiydi. Bugün de Ali Bulaç benzer bir yazıyla, 28 Şubat'ın Fethullah Gülen ve Necmettin Erbakan'ı mağdur ettiğini yazdı.


Şimdi, öncelikle hafıza problemi yaşayan bazı yazar, çizer, gazete, dergi ve internet sitelerine ( ne hikmetse hepsi de Cemaate yakındır ) ufak bir hatırlatma yapayım.28 Şubat Süreci 8 Temmuz 1996 tarihinde Refayol Koalisyonu'nun güven oyu almasıyla başlayıp, 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu kararlarıyla resmileşen ve 18 Haziran 1997 de Erbakan hükümetinin istifa etmesiyle ilk raundu biten darbe dönemidir.



Fethullah Gülen'e baskılar da 1999 yılının işidir. Evet o tarihlerde de 28 Şubat Süreci devam ediyordu. Fakat Fethullah Gülen'in gördüğü baskılar nedeniyle onu 28 Şubat Mağduru ilan etmek biraz garip kaçacaktır.

Neden garip kaçtığını bir kaç örnekle açıklayayım:

Tarih 18 Nisan 1997, Fethullah Gülen açıklama yapar,




28 Şubat döneminde buna benzer bir sürü açıklama görebiliriz. 28 Şubatın başarılı olmasında en büyük pay sahibi verdiği koşulsuz destekle Gülen Cemaatidir.

1999 yılındaki yargılandığı/baskı gördüğü döneme kadar, Fethullah Gülen'in ve Cemaatin bazı icraatlarına bakalım.

Tarih 18.10.1998, Fethullah Gülen Cemaatinin Üniversitesinde başörtüsü yasağı haberi, Hürriyet Gazetesinde " FETHULLAHÇI OKULDA TÜRBAN YASAĞI " haberiyle verildi.


Tarih, 27.12.1997 Fethullah Gülen'in Onursal Başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı uzlaşma ödülleri dağıtır. işte ödüller,

Devlet Adamı Ulusal Uzlaşma Ödülü: Süleyman Demirel

İş dünyası:Aydın Doğan, Sakıp Sabancı, Üzeyir Garih, Nihat Gökyiğit, Bayram Meral.

Medya-sanat: Rıza Zelyut, Nevval Sevindi, Gülay Göktürk, Şahin Özer ve Hülya Koçyiğit

Eğitim ve Kültür: Özel Yamanlar Eğitim Kurumları Başdanışmanı Sami Yıldırım, Prof. Dr. Nilüfer Göle, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Prof. Dr. Halil İnalcık, Prof. Dr. İhsan Doğramacı, Prof. Dr. Şerif Mardin


Siyaset: Hikmet Çetin, Bülent Ecevit ve Mustafa Kalemli.


O gece Fethullah Gülen, Süleyman Demirel için şu ifadeleri kullanır "Günümüzün en büyük devlet adamı ve uzlaşma kahramanı’’ ve sonra ödülle yetinmez ‘‘Bu plaket yerine, kabil olsaydı, bu duygularla gönlümüzden bir buket sunmayı isterdik" sözleriyle Süleyman Demirel'e duyduğu hayranlığı açıklar.

Haberin linki,


Tarih 20.05.1998, Fethullah Gülen okullarında okuyan öğrenciler, 28 Şubatın Genelkurmay Başkanı
İsmail Hakkı Karadayı'yı Rusya'da karşılar.


Tarih 20.07.1998, Fethullah Gülen'in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından düzenlenen Abant Toplantılarının konusu;"İslam ve Laiklik"dir. Karar metninden cümle, "Günümüz müslümanları islam dünyasının gündelik problemlerini çözüme kavuşturma yetkisine sahiptirler’


Fethullah Gülen 28 Şubatın Mağduru değildir. Onun durumu için söylenecek şey, "Devrim önce kendi evlatlarını yer" olacaktır.